Hastaların hava yolu açıklığını sürdürmek ve değerlendirmek hemşireliğin en önemli sorumluluklarından biridir (1). Hava yolu açıklığı endotrakeal tüp veya trakeostomi kanülü ile yapay bir yol oluşturularak sağlandığında, hemşirelerin bu işlemlerin endikasyonlarına, komplikasyonlarına ve bakımına yönelik tüm bilgilere sahip olması yaşamsal önem taşımaktadır (1).
Trakeostomi kelimesi, Yunanca trakea(soluk borusu) ve stoma (ağız, açıklık, delik) kelimelerinin birleşiminden, trakeotomi kelimesi trakea(soluk borusu) ve tomi(kesmek, çıkarmak) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır(2). Trakeotomi, hava yolu açıklığını sağlamak amacıyla trakeanın ön duvarında 3. ve 4. kıkırdak halka hizasında açıklık oluşması için yapılan işlem olarak tanımlanır ve hayat kurtarıcı olarak bilinen yöntemlerden en eskisi olarak kabul edilir. Treokotomi, genellikle geçicidir, trakeotomi gerektiren endikasyon ortadan kalktığında bu açıklık kapatılır ve hasta normal ağız burun solunumuna dönebilir (1). Trakeostomide ise cerrahi girişimle total larenjektomi sonrası oluşturulan açıklık kalıcıdır, birey yaşamının geri kalanında hava gereksinimini bu açıklıktan sağlamaktadır (1,3).
Kanüllerde plastik ya da silikon kaf bölümü bulunur ve kafın şişirilmesi, bir enjektör yardımı ile bağlantı borusuna 5-10 ml havanın verilmesi ile yapılmaktadır. Trakeaya herhangi bir yabancı cismin kaçmasını ve yerleştirilen kanülün dışarı çıkmasını önlemek, trakea ile kanül arasındaki oluşabilecek hava kaçağını engellemek kafın görevleri arasındadır. Kaflı kanüllerde şişirilme işlemi uygun basınçta olmakta ve basınç ölçümü için manometreler kullanılmaktadır. Trakeostomi kanülü uygun basınçta şişirilmediği zaman basınç yarası ve nekroz gelişebilmektedir. Bu durumun önüne geçmek için her 8 saatte bir 15-20 dakika arası kanülün havası indirilip, kanülün trakea duvarında meydana getirdiği baskı ortadan kaldırılarak kan dolaşımının olması sağlanmalıdır. Bu uygulamaya kaf egzersizi denilmektedir (7,4). Peristomal cilt bakımında en önemli nokta peristomal alanda kapsamlı bir değerlendirme yapılmalı, peristomal bölge renk, nemlilik, sıcaklık, lezyon ve turgor açısından değerlendirilmelidir (1).
Hemşireler, trakeostomi açılmış hastalarla yoğun bakım ünitesinde veya servislerde sürekli olarak karşılaşmakta ve trakeostomili hastalara bakım vermektedirler. Trakeostomili hastaların iyileşme süreci zorlu bir süreç olmakta, sadece hastalar değil, hasta yakınları ve sağlık çalışanları da bu süreçten etkilenmektedir. (4)
Trakeostomili hastaların bakımında en büyük görevi hemşireler üstlenmektedir. Bakım sürecinin iyi yönetilememesi hastaya zarar verebileceğinden trakeostomi bakımı büyük bir öneme sahiptir. Hemşireler yeterli bilgi, beceri ve donanıma sahip olmalıdır(4). Hastanın uzamış entübasyon ve mekanik ventilasyon, üst solunum yolu tıkanıklıkları, larinks veya trakeanın konjenital anomalisi ve uzun entübasyon gibi durumlarda trakeostomiye ihtiyacı olduğunu bilmeli ve hastada gelişebilecek komplikasyonları yönetebilecek özellikte olması gerekmektedir. Bu komplikasyonlar ise; pnömotoraks, apne, kanülün yanlış yerleşimi, trakeal darlık, kanama, hava yolu tıkanıklığı ve peristomal cilt problemleridir(1).
Trakeostomili ya da trakeotomili hastaların hemşirelik bakımında bakım rehberleri bulunmaktadır. Bakım rehberleri; temel olarak trakeostomi aspirasyonu, oksijen desteğinin sağlanması, iç kanül temizliği, kaf bakımı, peristomal cilt bakımı, nemlendirme, enfeksiyonun önlenmesi, yeterli ve dengeli beslenme ve iletişim başlıklarını kapsamaktadır (1,5,6,7).
Trakeostomili bireylerde oral alım öncesi, yutma fonksiyonu tam olarak düzelene kadar belirli aralıklarla hastanın doktoru ve hemşiresi tarafından değerlendirilmektedir. Kaflı kanül kullanılan hastalarda yemek saatlerinde mutlaka kafın inmiş olmasına dikkat edilmelidir. Hastanın dik oturur pozisyonda beslenmesi önemli olup, gerekirse kıvam arttırıcılar kullanılıp besinler aspirasyon riski azaltılarak hastaya verilmelidir. Oral alıma henüz hazır olmayan hastalarda total parenteral nütrisyonla ya da enteral beslenme ile beslenme gereksinimi karşılanmaktadır(1,8).
Trakeostomili hastanın trakeal sekresyonları gereksinim oldukça düzenli olarak aspire edilmelidir. Bireye mümkünse 2 saatte bir pozisyon verilmeli, akciğer filminde kapalı olarak görülen akciğer loblarına solunum fizyoterapisti ve hekim ile işbirliği yapılarak postüral drenaj uygulanmalıdır. Solunum devrelerinin ve nemlendirici filtrelerin sekresyonla tıkanmamasına dikkat edilmeli ve bu sistemlerin temizliğine özen gösterilmelidir. Aspirasyon işlemi sırasında aseptik tekniğe uyulmalı, ventilatör devrelerinin kıvrılması ve cihazdan ayrılması önlenmelidir. Bireyin gereksinim duyduğu solunum modunda ventile olması sağlamalı, solunum sistemini baskılayıcı herhangi bir ilaç uygulanmasında mekanik ventilatör modu kontrollü solunumda olacak şekilde doktor tarafından ayarlanmalıdır. Bireyin trakeostomi sabitleyicisi kirlendikçe değiştirilmeli, tüp sabitleyicide deri bütünlüğünün bozulmasına yol açacak basıncın oluşması önlenmelidir (9,10). Hastaların oral mukoz membranda bozulma riski değerlendirilmelidir. Risk puanı yüksek hastalara 2-8 saatte bir oral mukoz membran temizliği yapılmalıdır (4).
Hasta trakeostomi nedeniyle fiziksel ve psikososyal olarak birçok sorun yaşayabilmektedir. Woodard ve arkadaşlarının 2007 yılında yapmış oldukları total larenjektomi sonrası hastaların yaşadıkları sorunları inceleyen 11 yıllık kohort çalışmasında, hastaları en çok etkileyen durumun konuşamama olduğunu belirtmişlerdir. Taş ve arkadaşlarının 2004 yılında yaptıkları araştırmada total larenjektomili hastaların %73’ü ameliyat sonrası koku alma sorunu yaşadıklarını ifade etmişlerdir (3). Trakeostomi açılması baş-boyun bölgesinde görülen bir stoma varlığı, stomadan sekresyon çıkışı olması hastaların beden imajını olumsuz etkilemektedir. Bunların yanı sıra konuşmamak, kişiler arası iletişim kurma güçlükleri gibi problemler ile boğulma, ölüm, yakınları tarafından dışlanma, işini kaybetme gibi korkular yaşanmaktadır. Bu nedenle hastaya yeterince zaman ayrılmalı, korku ve endişeleri hasta ile paylaşılmalı, merak ettiği konularda açıklama yapılmalı, hastaya psikolojik destek sağlanmalıdır (3,8).
KAYNAKLAR
- Karaca, T. 2015. Trakeostomili Hastalarda Hemşirelik Bakımı. International Journal of Human 12; (2): 1078-1091.
- Çelik O. 2007. KBB Hastalıkları ve Baş, Boyun Cerrahisi. 2. Baskı 2. Cilt. İzmir: Asya Tıp Kitabevi.
- Seyman Ç.,Ç. Çelik S.,Ş. 2019. Trakeostomili Hastalarda Yaşam Kalitesi ve Hemşirelik Bakımı. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 6;(1): 59-64
- Aksoy T. (2014). Trakeostomili Hastalarda Bariyer Kremin Peristomal Cilt Bütünlüğünün Sürdürülmesine Etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Esasları Programı Doktora Tezi. Ankara
- Harkreader H, Hogan MA, Thobaben M. 2007. Fundamentals of nursing. 3. Baskı.
- Dawson D. 2014. Essentialprinciples: tracheostomycare in theadultpatient. British Association of Critical CareNurses. 19;(2): 63-72.
- Potter PA, Perry AG, Hall A, Stockert PA. 2009. Hemşireliğin Temelleri. 7.baskı
- Korkmaz, A. (2018). Trakeostomili Hastaların Sosyal İzolasyon Durumlarını Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi(Master’sthesis, Hasan Kalyoncu Üniversitesi).
- Çelik S. 2006. Mekanik Ventilasyonda Hasta Bakımı. Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi. 10: 19-25.
- 10- Çoker A. 2006. İmmunonutrisyon. Türk Yoğun Bakım Derneği Dergisi. 4: 40-4.
Hazırlayan: Yaren Çöllüoğlu
Acıbadem Bodrum Hastanesi
Genel Yoğun Bakım Klinik Eğitim Hemşiresi