Kulağımdaki Sessiz Çığlık

Onkoloji hemşireliği tüm bilimsel bilgiyi duygularınla harmanlayıp ortaya sunarken, duygusallığa kendini kaptırmadan inişli ve çıkışlı bir süreç olacağını bilerek hasta ve yakınlarının ihtiyacı olabileceği her aşamadaki yolculukta birlikte seyahat edebilmektir. Mesleki etik değerlerin yanında danışmanlık, eşitlik, adaletli olmak… bu yolculukta yanımızda olacak önemli ilkelerdir.

Bu yolculukta birlikte öğrenir birlikte üstesinden geliriz birçok şeyin… Peki ya üstesinden gelemediklerimiz olmaz mı? Kanser ve kemoterapinin yan etkileri bizim gücümüzü yenebilir bazen ancak umut en büyük destekçimiz olur. İnanmaktı başarmanın ilk adımı, vazgeçmeden her gün yeni bir umutla güne başlamak, iyi organize ekip olmak, işbirliği sağlamak, yaptığın işi sevmek, sevdiğin işi büyük bir bağlılıkla yapmak, bakımın mucizevi gücünü kullanarak birçok hayata sihirli dokunuşlar yapmak, sadece bedenin değil ruhun da tedavisine destek olmak gerek.

Meme kanseri olan birçok kadının tedavisinin bir parçası olarak kafalarındaki karmaşıklıkları yakından gördüm. Zaman zaman o karmaşık soruları bir kadın olarak kendime de sordum. Öyle hayatlar gördüm ki hepsi de ayrı bir öğreti oldu benim için. Ancak ne zaman hastalık sürecinin hasta ve ailesine açıklanma zamanı gelse kulağım çınlar küçük bir kız çocuğunun yoğun bakım karidorlarındaki çığlıkları ile…

Meme kanseri olduğunu öğreneli 2 yıl olmuştu, tedavisi bitmişti, her şey yolundayken hastalığının nüks ettiğini öğrendiğinde ümitsiziği artmıştı ve saçlarının dökülmesini istemediği için kemoterapi almak istemiyordu. Hastalık kısa bir süre sonra akciğer ve kemiklerine metastaz yapmıştı. Zor yürüyor, nefes almakta zorlanıyor ve çok ağrı çekiyordu. Ağrı krizi ile acil servise geldiği bir gün, onu daha önce hiç böyle görmediğimi farkettim. Ağrısından ağlıyordu, durumunun ağırlaştığının farkındaydı. Telefonu çaldı ve o ağlamaklı olan sesi giderek “toplantıdayım kızım, ben seni çıkışta arayacağım prensesim” dedi. Çok etkilendim. Hastalığı süresinde her kararını eşiyle birlikte alıyordu ancak atlanan bir detay vardı. 12 yaşında güzeller güzeli bir kız çocuğu… Annesinin hastalığını bilmiyordu. Söyleyecek miydi? Bu zamana kadar neden söylenmedi? Nasıl söylenecekti? Doğru olan söylemek miydi? Hastalığının ilerlediğini ve gittikçe ağırlaşacağının bilgisinin pedagog eşliğinde kızına söylenmesi gerektiğini söyledik yeniden… “Kızım üzülmesin” diyor başka bir şey demiyordu. Bu süreçte ağrıları azaldıktan sonra taburcu edilen hastamız ayaktan kemoterapiye gelmeye devam etti ancak yine çok kısa bir sürede genel durumu kötüleştiği için yoğun bakıma alındı. Kızı halen annesinin durumunu bilmiyordu… Hastanın eşine genel durumu hakkında bilgi verilirken özellikle kızına bu durumun anlatılması gerektiğini yeniden söyledik ancak eşinin, hastalığının anlatılmasına izin vermediğini iletti. Bir eş bu kadar ağlayabilir miydi?, bu zamana dek tek başına bu yükü taşımak kim bilir onun için ne zor olmuştu. Öğrendik ki hastamız kemoterapi sonrası geçirdiği yan etkileri yaşarken dahi (bulantı, kusma, yorgunluk vb) kızına il dışı seyahatinde olduğunu söyleyerek otelde kalıyormuş. Hastanın eşi kendini toparladıktan sonra kızına söylemeyi kabul etti ve durum pedaog eşliğinde söylendi Kızı annesini ilk kez peruksuz görüyordu. Şaşkın ve ne yapacağını bilemez haldeydi. Annesi üzüldüğünü duymasın diye sessiz hıçkırıklarla ağlıyordu, yanına gitti ve “anneciğim seni her halinle çok seviyorum” dedi. Belki de hastamızın duyduğu son sözlerdi… Annesinin yanından ayrıldıktan sonra duygularını gizleyemedi ve hıçkırıkları arttı.

Kanser hastaları ile çalışmanın hem en güzel hem de en zor yanı tedavi yolculuğunun hangi aşamasında olursanız olun gönül bağınız kopmaz, güzel ve zor anıları hatırlarsınız birlikte. Özlenen kişi olursunuz, yakın bir dostunu ziyaret eder gibi karşılanırsınız, sizi gördüklerinde gözlerinin içi güler… Bu kadar duygu karmaşasının yanında dimdik ayakta durmalısınız. Hastamızın eşi de aralıklı olarak hastaneye gelerek tüm ekibi ziyaret ediyor ve belki de eşine karşı duyduğu özlem duygusunu bizlerle paylaşmak istiyordu.

İnandıklarından vazgeçmeyen dündekilere, bugünde yaşayanlara ve yarına erişeceklere sevgilerimle…

Hazırlayan: Hem. Eda SEÇİM

Acıbadem Altunizade Hastanesi

Onkoloji Vaka Yönetici Hemşiresi

Hazırlanma Tarihi: 20 Eylül 2018

  • Paylaş

Önceki Yazı Yeter Ki İnanalım!
Sonraki Yazı Meme Kanserinde Psikososyal Sorunlar ve Başetme

Yorumlar

Yorum Bırak

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.