Bir Dokunuş, Bir Hayat: Farkındalığın Gücü

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ekim ayında Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında çeşitli etkinlikler düzenliyorduk. Söyleşiler, paneller, eğitimler… Bu tür etkinliklerde aktif rol aldığımı bilenler, beni farklı organizasyonlara davet ediyordu. Bu kez kızımın okulundan gelen bir teklif vardı: Velilere yönelik bir bilinçlendirme söyleşisi yapmak.

Kurumsal hazırlıklarımızı tamamladıktan sonra okula gittik. Katılım beklediğimizden yüksekti, 46 veli söyleşimize katılmıştı. Meme kanseri ve kendi kendine meme muayenesi hakkında bilgi verdim. Eğitim sırasında kadınların bu konuda ne kadar konuşmaya, paylaşmaya ve soru sormaya ihtiyacı olduğunu fark ettim. Planladığımız bir saatlik eğitim, gelen sorular ve interaktif uygulamalarla 2,5 saat sürdü. Soru-cevap kısmında birçok kadının bu hastalıkla ilgili iç dünyasında taşıdığı endişeleri, korkuları ve bilinçlenme arzusunu hissettim. Benim için oldukça değerli bir deneyimdi.

Aradan birkaç ay geçti. Ocak ayında telefonum çaldı. Arayan, söyleşiye katılan velilerden Esra Hanım’dı. Sesi titriyordu. “Meme kanseri tanısı aldım,” dediğinde içimde büyük bir üzüntü hissettim. Kızımın sıra arkadaşının annesi olması nedeniyle de duygusal olarak fazlasıyla etkilendim. Ama asıl çarpıcı olan, tanı alma süreciydi. Eğitimden sonra ilk kez kendi kendine meme muayenesi yapmaya başladığını ve bu sayede memesinde bir kitle fark ettiğini söyledi. Hemen doktora gitmiş, yapılan tetkiklerle erken evrede tanı konmuştu. Bu sayede kemoterapi almadan, sadece ameliyatla tedavi edilebilecekti.

Ameliyat kararı hızlıca alındı. Genel cerrahi servisinde çalıştığım için, hastaneye yatışı benim olduğum kata yapıldı. Ameliyat sonrası iki gün boyunca hastanede kaldı. Esra Hanım’ın iyileşme sürecine adapte olması, yeni bedenine alışması için yanında oldum. Bu süreçte ona destek olmak, bir sağlık profesyoneli olarak ve bir kadın olarak elimden geleni yapmak benim için çok anlamlıydı.

En büyük mutluluğum, verdiğimiz eğitim sayesinde bir kadının hayatının değişmesi oldu. Esra Hanım ve eşi Hasan Bey, her fırsatta teşekkür ediyor, “Senin sayende fark ettik, sen olmasan her şey daha kötü olabilirdi,” diyorlardı. İçimde mutluluk, gurur ve hüznü bir arada yaşadım.

Meslek hayatım boyunca birçok insanın hayatına dokundum, ama bu olay bana 20 yıldır sevgi ile yaptığım hemşireliğin sadece hastane duvarları içinde sınırlı olmadığını bir kez daha hatırlattı. Evde, okulda, alışverişte, her anımızda sağlık farkındalığını artırabilir, insanların hayatlarını değiştirebiliriz.

Bir hemşire, bir kadın, bir anne ve bir arkadaş olarak bilinçlendirme çalışmalarına devam etmemiz gerektiğine inanıyorum. Çünkü unutmayalım ki, “Her şey dokunmakla başlar.”

Hazırlayan: Uzm. Hem. Emine Kargacı

Acıbadem Atakent Hastanesi

Sorumlu Hemşiresi

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.