Meslek hayatıma başladığım 16 yıldan bu yana 2020 yılı hepimiz için hiç unutmayacağımız bir yıldı.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2020 yılı Hemşire ve Ebeler yılı olarak ilan edildiğinde çok doğru bir karar oluğunu düşünmüştüm. Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi olarak çalıştığım 2006 yılından bu yana mesleğimin çok meşakkatli olduğunu her gün görmeme rağmen severek ve gönülden yapmış olmamın gururunu bu kararla birlikte bir kez daha yaşadım.
Salgın Çin’de ilk duyulduğunda araştırıp öğrendiklerimi meslektaşlarım ve tüm hastane çalışanlarıyla paylaşmak amacıyla eğitimlere hız verdim. Sağlık Bakanlığı rehberliği ve litaratür taramaları ile edindiğim güncel bilgileri dur durak bilmeden sürekli aktarmak durumundaydım. Belirsizliklerle dolu bu yeni serüvende herkes başını bana doğru çeviriyor, bana soruyordu ve yeni uygulamaları uygun şekilde gerçekleştirmek adına liderlik yapmam gerekiyordu. Hasta ve sağlık personelinin güvenliğini sağlamak önceliğimiz olması nedeni ile doğru bilgiyi öğrenip aktarmak benim için her zaman daha önemli oldu.
Görevimizin önemi, doğal olarak, Türkiye’de ilk vaka ortaya çıktığında daha da arttı. Bu durumda hekim, hemşire ve tüm hastane personeli ile onlarla birebir çalışarak rehber doğrultusunda ne yapılacağı, işlerin nasıl organize edileceği, kendimizi ve hastayı nasıl koruyacağımızı anlatırken ve birçok konuya çözüm getirirken bölümümle bir kez daha gurur duydum ve iyi ki enfeksiyon kontrol hemşiresi olmuşum dedim.
Yoğun tempoya rağmen, pandemide hastane düzenini sağlamak, çalışanların koruyucu ekipman kullanımını göstermek, vaka sayıları arttıkça yeni sistemler oluşturmak, hergün güncellenen rehberlere ayak uydurmak, Sağlık Müdürlüğünde hiç tanımadığımız çalışanlar ile iletişim kurarak olaganüstü pandemi döneminde birbirimize kenetlenmemiz ve bir çok sayamadığım konuda liderlik etmek çok güzel bir duyguydu. Herkes çok endişeli, çok tedirgin hissederken onlara “Başaracağız.” mesajını vermeye çalışmak ancak bir yandan içimde yaşadığım endişeyi belli etmemeye çalışmak unutulmayacak türden anılardı.
Çalışma hayatımız kadar özel hayatımızın da etkilendiği bu dönemde çocuklarımın bakımı, yoğun bakım hemşiresi olan eşimin kaygıları ve korkularını paylaşmaya çalışmak, bazen eve gelememesine katlanmanın zorluğu çok fazlaydı. Ancak ne olursa olsun kendimi koruyup akşam kızlarımın yanında olmam gerektiği düşüncesi bana güç veriyordu. Buna rağmen bir annenin çocuğuna dokunamaması tarif edilemez bir duyguydu. Çocuklarımın ”anne, herkes evde kal diyor ama siz işe gidiyorsunuz” diyerek yanlarında kalmamı istemeleri, benim çocuklarıma yaptığım açıklamalar ile onların gözlerinde ki gururlu bakışlarını hiç unutamam.
İnsanların “İyi ki varsın Funda” demesi, ellerinden geldiği kadarıyla bana destek olmaya çalışmaları ve tüm ekip arkadaşlarımızın canla başla hastalığa yakalanmadan işlerini yapmaya çalışması bende açığa çıkan karmaşık duyguların kalbimdeki yükünü hafifletiyordu, mutlu çalışmamı sağlıyordu.
Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi olmak her zorluğa karşı, her şartta mesleğini böylesine sevmeyi gerektiriyor. Aslında bu hemşireliğin özünde var ve her hemşirenin böyle hissettiğinden eminim. Çünkü ancak o zaman kendini düşünmeden, öncellikle insanlara nasıl yardım edebilir, pandemide çalışanları ve hastaları nasıl koruyabilirim diye düşünmeye başlıyor insan.
Enfeksiyon kontrol hemşireliği görev tanımında pandemi hazırlığı ve tüm süreci içermesine, ayrıca bunun bilincinde olmama rağmen meslek hayatımda bir pandemi göreceğim ve sürecini birincil elden yöneteceğim aklıma bile gelmezdi.
Bütün bunlar bittiğinde, biz oradaydık ve elimizden gelenini yaptık.
Hem. Funda PEKER
Acıbadem Dr. Şinasi Can Hastanesi
Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi