Meslek hayatımın 18. yılında, yoğun bakım deneyimimin ise 5. yılındayım. Yoğun bakımda çalışmak hasta ve hasta yakınlarına yardım etmek, korkularını endişelerini gidermek, insan hayatının ölümle kalım arasındaki o ince çizgide sabır ve anlayışla onların yanında olduğumuzu hissettirmek, hayatlarına dokunabilmek hemşirelik mesleğin en önemli unsurlarındandır. Yoğun bakımda çalışmak zordur ve özveri gerektirir. Fiziksel yorgunluğun yanında duygusal yorgunluğunun olduğu göz ardı edilemez. Her hastanın bir hikayesi vardır. Benim ve hastamın hikayesi gibi…
Telaşlı ve koşuşturma ile başlayıp yoğun geçen bir günde acil servisten bilinci kapalı, ağrılı uyaranlara yanıtı olmayan, kasılmaları olan bir hasta yatışı yapıldı. 74 yaşında erkek hasta acil servise karın ağrısı ve ishal şikayeti ile başvurmuş, acil gözlemde izlenirken kasılma nöbetlerinin ardından bilinç kapanması gelişince yoğun bakıma alınması karar verilmiş. Hastayı yoğun bakıma kabul ettiğimizde yaygın dolaşım bozukluğu vardı. Hastanın monitörizasyonu, oksijen desteği sağlandı. İnvaziv girişimleri yapıldı ve stabil hale getirilmeye çalışıldı ama genel tablosu iyi görünmüyordu. Aspirasyon pnömonisi ve gastrointestinal sistem (GİS) kanama tanılarını aldı. Hastanın hipertansiyon, diyabet, parkinson, böbrek yetmezliği gibi sistemik hastalıkları vardı.
Hekim, hasta yakınlarına bilgilendirme yaptı. Korkulu, endişeli, panik tavırlarıyla pür dikkat doktoru dinlediler. Her hasta yakınının duymak isteği gibi güzel, olumlu şeyler duymak istiyorlardı. Doktor gerekli bilgilendirmeyi yaptı. Her şeye hazırlıklı olmalarını, sabırla beklemelerini söyledi.
Hastanın yoğun bakımda takibinin 10. saatinde bilinci yavaş yavaş açılmaya başladı, dolaşımı ve hemodinamisi düzeldi. Konuşması bozuktu ama anlaşılıyordu. Bu güzel bir haberdi. Hastanın ekstremitelerinde hareketlenmeler başlamıştı, iletişim kurulabiliyordu. Kendine geldiğinde tedirgin bakışlarıyla etrafı inceledi, nerede olduğunu sormaya çalışıyordu. Çekinerek su istedi. Bir yudum su verdim o ise daha fazlasını içmek istiyordu fakat fazla veremeyeceğimi anlattım. Verdiğim suyuda içememiş, aspire etmiş, öksürmeye başlamıştı.
Hastanın GİS kanama nedeniyle oral beslenmesi durdurulmuştu sadece aralıklı 1- 2 yudum su içmesine izin verilmişti. Kanama kontrol altına alınana kadar parenteral beslenmeyle devam edildi. Hastanın yakınlarından evde de sıvı gıdaları içerken böyle problemler yaşadığını öğrendik. Yutma refleksi çok iyi değildi. GIS kanaması kontrol altına alınınca enteral beslenmeye geçildi, mamayı tolere edebiliyordu fakat nazogastrik sonda onu çok rahatsız ediyordu. Suyu zor içiyordu fakat kıvamlı çorba ve muhallebi verildiği zaman bir sorun olmadı. Böylece nazogastrik sonda çıkartılıp oral beslenmeye geçildi, tek sorunu suyu kolaylıkla içememekti. Doktorlarımız hastaya peg açılması yönünde aile yakınlarıyla görüşüp bilgilendirme yaptılar ama hastanın ailesi peg kateterin takılmasına olumlu bakmamışlardı. Eczaneyle görüşüp sıvı gıdaları jel kıvamına getiren toz bir karışım getirtildi. Bir bardak suya 2 ölçek toz karışımdan ekleyip iyice karıştırınca jölemsi bir görünüm alan suyu kaşık yardımıyla içirdik, herhangi bir problem gelişmemişti. Bu sonuçtan hasta da memnundu bizde. Artık adım adım iyileşme yolunda ilerliyordu. Yoğun bakım takibinin 9. gününde yoğun bakımdan kata çıkartılma kararı verildi. Hasta, çocukları ve torunlarıyla yine hep birlikte olması nedeniyle çok mutluydu. Hastayı kat sürecinde de takip etmeye devam ettim. Onu ziyarete gittim beni görünce çok mutlu olmuştu. Fakat beslenmeyle ilgili sorunlar katta tekrar gelişmiş ve aile bu sefer peg takılmasını kabul etmişti. Hastaya peg takıldı.
Hasta blenderize gıdalarla beslenebilecekti artık. Bundan sonra günlük yeterli kalorisini alacak, bağışıklık sistemi daha fazla güçlenecek, mide barsak sistemi de düzene girecekti. Bu durum onun için en sağlıklısıydı. Hayatına böyle devam edecek, kateteriyle yaşamayı öğrenecekti.
Hazırlayan: Saniye Semerci
Acıbadem Bodrum Hastanesi
Genel Yoğun Bakım Hemşiresi
Hazırlanma Tarihi: 06.04.2018