Yoğun Beslenme

Yoğun bakım, hemşirelik hayatıma profesyonel anlamda ilk adımı attığım ve aslında bir o kadar da yanlış adım mı acaba diye düşündüğüm, sonrasında mesleğin doruk noktalarını yaşayabildiğimi gördüğüm, benim dünyamın yarısını gösteren bir alan. Evet ”yoğun” bir cümle kurdum, yazıya bu kelime ile başladım, ”yoğun” bir yerde çalışıyorum, ”yoğun” olarak besleniyorum. Fakat ‘doğru mu yapıyorum’, ‘dengeli mi besleniyorum’, ‘beslenmemin hayatım üzerine etkisi ne’, gibi soruların cevabını öğrendiğim yer yine yoğun bakım oldu. Beslenmenin insan üzerine etkilerini ve yetersiz beslenmenin yol açtığı komplikasyonların nelere sebep olabileceğini bizzat kendi hastalarım üzerinde gördüm ve gözlemledim. Beslenme durumu insan vücüdunun tüm fonksiyonlarını etkileyen ve aynı zamanda klinikte çoğu zaman üzerinde durulmayan bir faktördür.  Ben bunların örneklerini de yoğun bakımda, gerek paranteral gerekse enteral olarak beslenen hastalarda gördüm. Hikayem tam da ben bunları yavaş yavaş görmeye başlarken cereyan etti.

Bir sabah yoğun bakımda çalışırken pnömoni tanısı ile yeni bir hasta yatışı olacağı bilgisi geldi. Tüm hazırlıklar yapıldıktan sonra 68 yaşındaki hastamızı karşıladık. Hasta hastaneye yatırılana kadar her işini kendi yapabiliyormuş fakat şimdi solunumunu bile spontan şekilde sürdürememesi sebebi ile entübe edildi. Solunumu mekanik ventilatör eşliğinde sağlanıyordu artık. Hastaya nazogastrik sonda takıldı ve beslenmesine minumum düzeyde başlandı. Minimum düzeyde başlandı çünkü mide sindirim toleransının olup olmadığını görmemiz gerekiyordu. Hastanın aktif şekilde besinleri sindirme durumunu ve defakasyon çıkışını takip etmeye başladık.

Yaş faktörü ve enfeksiyon varlığının, yoğun bakım yatış süresini uzattığını ve iyileşmeyi geciktirdiğini biliyordum ancak hasta yatışı yapıldıktan 1 gün sonra hastada basınç yarası gelişebileceği aklımın ucuna bile gelmemişti. Bu durum bende araştırma dürtüsünü harekete geçirdi ve yoğun bakım deneyimlerime bir yenisini eklememi sağladı.

Ekip arkadaşlarım ve hekimlere sorular sormaya, bilimsel kaynaklardan araştırma yapmaya başladım. Araştırmalarım sonucunda gördüm ki malnütrisyon basınç yarası gelişmesinde önemli bir faktördü. Yoğun bakım ünitesindeki hastaların ilk kabülünde malnütrisyonlu olabileceğini ya da kritik hastalığa karşı metabolik yanıt olarak malnütrisyon gelişebileceğini öğrendim. Yoğun bakım ünitesindeki hastaların çiğneme ve yutmadaki zorlukları, tat ve koku kayıpları, mobilizasyon problemleri hastaların beslenmelerini etkileyerek malnutrisyona neden olabileceği gerçeği göz ardı edilemezdi. Ayrıca geçirilmiş operasyonlar, mekanik ventilasyon, kullanılan ilaçlar, drenaj tüpleri ve ostomiler hastaların enerji harcamalarını değiştirerek nutrisyon düzeylerini olumsuz etkiliyordu.

Ben hastanın durumunu araştırırken konu hekimlerinde dikkatini çekti. Yeniden planlama yaparak protein-enerji dengesi iyi ayarlanmış bir beslenme düzeni order ettiler. Beslenmenin düzenlenmesinden 1. hafta sonra basınç yarasında iyileşme görüldü.

Beslenmenin yara iyileşmesindeki önemini hastamızın takibinde öğrendiğim bu dönemde bazı vakalardaki sorularımın da yanıtlarını almış oldum. Malnütrisyonun yoğun bakımdaki öneminin yanı sıra günlük hayatımızda da ne kadar önemli olduğunu bilerek ve çalışma arkadaşlarımı bilgilendirerek, klinik dışında da birşeyleri değiştirebilmek için çabalayarak hemşirelik yapıyorum. Bunun sonucu olarak da, olumlu geri dönüş aldığım için mesleki doyumum ve kişisel gelişimim artıyor.

Yazıma başladığım o yoğun cümlelerle yazımı bitiriyor ve yemek yemenin yazı yazmaktan daha eğlenceli olduğu gerçeğini bilsem de bu eğlenceli platformda sizlerle görüşme keyfini içimde hep barındırıyorum.

Sevgi ve saygılarımla…

Hazırlayan: Kürşat Kaymak

Acıbadem Bodrum Hastanesi

Genel Yoğun Bakım Hemşiresi

Hazırlanma Tarihi: 27.03.2018

  • Paylaş

Önceki Yazı Diyabet ve Gebelik
Sonraki Yazı Gülen Gözler

Yorumlar

Yorum Bırak

2020 - Acıbadem Hemşirelik - Tüm Hakları Saklıdır.