Hemşirelik mesleğinde 13. yılında olan biri olarak bu serüvene ilk Acil Servis ünitesinde başladım. Sonrasında Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde devam ettim. Başlangıçta “Nasıl yaparım?“ diye düşünürken şimdi “Başka bir bölüm mü? Asla“ diyorum. Çünkü; Yenidoğan Hemşireliği yaşamın en hassas evresinde minik mucizelere her yönüyle destek olmaktı. Yenidoğan hemşiresi az dokunuş, çok gözlemdi.
Kasım ayının 1. günüydü, 100 günlük serüvenimizin başlangıç sinyalleri alana gelmişti. Doğum servisine 24 haftalık ikiz gebeliğin yatışının yapıldığı, kadın doğum hekimi tarafından tokoliz tedavisi başlandığı ve bebekleri anne karnında ne kadar uzun tutabilirse tutacağı iletilmişti. Yenidoğan yoğun bakım ünitesi olarak her anlamda hazır olmalıydık. Bebekler çok küçük doğacaktı. Bebekleri rahat karşılayabilmek için tüm kuvöz içine uygun pozisyon verileceğimiz yatağı, solunum desteği gerekeceği için ventilatörü, bebeklerin beslenme ve tedavileri için umblikal kateteler hazırlıklarını yaptık. Tokoliz tedavisine rağmen açıklığın oluştuğu ve bebeklerin daha fazla anne karnında kalamayacağı için gece normal doğumla 630 gr erkek bebek ve 640 gr kız bebek dünyaya geldi. Prematürelerimiz yoğun bakıma alındı. Çok düşük doğum ağırlıklılardı (immatür ) ve akciğerleri gelişmemişti. Asıl mücadele şimdi başlıyordu. İkizlerimizin kız olanını on gün sonra aile başka bir kuruma sevk edilmesini istedi ve biz de en güvenli şekilde transferini sağladık.
Biz erkek bebeğimizle hayat mücadelesine devam ediyorduk. Kontrollü olarak ventilatör parametrelerini düşürmeyi, gerekli bakım, aspirasyon ve pozisyon değişikliklerini sağlayıp cihazdan ayırmaya çalışıyorduk. Sekiz gün sonra solunum cihazından ayırdık fakat akşam olmadan tekrar bağlamak zorunda kaldık. Her gün umutla bebeğin solunum cihazından ayrılıp spontan solunum yapmasını heyecanla bekliyorduk. Nihayet iki ay sonunda destekler azaldı ve serbest oksijenle solunum desteğine devam ettik.
Bir ay sonunda kız bebeğin hayat mücadelesinde yenik düştüğü haberi geldi. Ailenin tek umudu bizdik artık.
Prematüreliğin takiplerinden en önemlisi de göz muayenesidir. Bu nedenle prematüre retinopatisi yönünden takip ediliyordu. Kontroller sonrasında prematüre retinopati için ilk lazerini oldu. Kontroller sonrası 2. lazerde gerçekleşti. Operasyonlar iyi geçti. Günden güne bebekteki gelişimi gözlemliyorduk. Bebekte beklediğimiz iki durum; spontan solunum ve oral anne sütü ile beslenme birlikte gerçekleşti. Aile çok sevinçliydi.
Artık anne ve baba ile birlikte daha fazla vakit geçirmesini sağlıyor taburculuk için aileyi hazırlıyorduk. Ve beklenen gün geldi. 100 günlük serüvenin son günü. Yenidoğan hemşiresinin en mutlu ve hüzünlü günü. 2.560 gr ile aileye bebeği teslim ettik.
Minik mucizemiz tüm zor günleri atlatıp bugünlere gelmişti ve bundan sonra da annesinin şefkatli kollarında üstesinden gelecekti, biliyorduk.
Prematüre aileleri; sabırlı ve umutlu olun. Yüreğinizden bebeğinizin iyi olacağına dair inancınızı asla eksiltmeyin.
Hazırlayan: Sevda AKGÜLOĞLU
Acıbadem Adana Hastanesi
Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi
Hazırlanma Tarihi: 16.10.2018